Akıl, Göz Gibi, Din Bilgileri de Işık Gibidir. Göz, Işık Olmadıkça, Karanlıkta Görmez. Göz, Karanlıkta Görmediği Şeylere, Yok Diyemez. Akıl da, Mânevîyatı, Fizik Ötesini Anlayamaz. Aklımızdan Faydalanmamız İçin Allahû Teâlâ, Din Işığını Gönderdi. Göz, Işık Olmadan Karanlıkta Cisimleri Göremediği Gibi, Din Bilgileri Olmadan da Akıl, Mânevî Şeyleri Anlayamaz. O Hâlde Akıl, Din Işığı ile Ancak Mânevî Şeyleri Anlayabilir.
Ölen Kimse Acı Duyar.
İnsan, Rûhu Sayesinde Ayakta Durur. Aklı, Düşüncesi, Rûhu Sayesinde Vardır. İnsanın Vücûdu, Bir Marangozun Âletleri Gibidir. İnsan Ölünce, Âletleri Olmadığından, Rûh Bu Âletlerle Bir İş Yapamaz. Ancak Yine de Rûh Ölü Olmadığı İçin Gider-Gelir, İnsanları Tanır. Hattâ Evliyânın Rûhları İnsanlara Yardım Eder. Bu Yardım Etmesi Dünyâdaki Bedenindeki Âletlerle Değildir. Allahû Teâlâ, Rûhlara Âletsiz de İş Yapma Özelliğini Vermiştir. Vefât Eden Hızır Aleyhisselâm'ın Rûhu Çok Kimseye Çeşitli Yardım Yapmaktadır.
Bir Kimseye, Başkasının Bütün Organları Takılsa, O İnsanın Aklında, Düşüncesinde Değişiklik Olmaz. Marangozun Eski Âletleri Yerine, Yeni Âletleri Gelmiş Demektir. Âlet Değişmekle, Marangozdaki Bilgi, Kabiliyet Değişmez. Kesmeyen Bir Testere Yerine, İyi Kesen Bir Testere Gelirse, Daha Kolay İş Yapar.
İnsan Rûhu Sayesinde Vardır.
Görmeyen Gözün Yerine Sağlam Göz Takılırsa Görür. Kanı, Kalbi, Beyni de Değişse, Yine Düşünceye Tesir Etmez. Sağlam Organ Takılmışsa, Daha Kolay İş Görür. Çünkü İnsan, Rûh Demektir.
Rûhun Mâhiyetini Bilmeyen veyâ Allah'ın Kudretinden Şüphe Eden Kimse, İnsan Yanınca Yok Olduğunu, Kabir Suali ve Kabir Azâbının Olmadığını Zanneder. Hâlbuki Kabir Azâbının Olduğunu Dinimiz Açıkça Bildiriyor.
"Şimdi sana desemki aş şu dağları,kır şu aramıza örülen duvarları yık dök ne varsa gel gelmeye çalış, yetmedimi bu elem,yeterince ayrı,acı içinde kalmadıkmı dön desem yapabilirmisin? bu çok zor diyeceksin dimi? evet fakat bilirsin ben her daim zoru sevmişimdir ama hayatımın en büyük zoru en ağır imtihanı sendin aramıza aşılamayacak dağların,duvarların örülmesine göz yumdun her defasında beni,hiç yaşanmamış gibi kabul ettiğin sevdamızı,bizi görmezden geldin sildin öyleki çok kolay sildin beni kalbinden bende sildim sanıyordum seni kalbimden ama çok sonradan anladımki senin izin hâla olduğu yerdeymiş kalbimde,ne acı dimi..ne acı koca yapayalnız bir kalp"satırlara bir yenisini daha ekleyerek kalemi ağır ağır masaya bıraktım bu satırları yazmak sadece elime değil kalbimede ağır geliyordu ben yıllardır yazdığım satırlarla kendi içimde onunla savaşıyordum asla eline geçmeyecek o mektuplarla...