"Adım kadar ebruli bir rüya gibiydi hayat denen sahnede bendenize ayrılan yer. Evlatların kimi önümden öylece geçip gitti, kimi seyirci koltuklarını kâh doldurup kâh boşaltmakla yetindi. Kimi ise sahneme çıkıp oyundan bir renk, bir perde olmayı seçti. Perdeler belki de büsbütün başka renklerdeydi ancak her birinden ayrı ayrı yansıyan nurun ebeveyn gözlerimde bıraktığı duyum hep aynıydı, hep aynı kaldı. Hepsi evlat rengindeydi işte, bilmem ki nasıl anlatılır? Ebeveyn kalbi kadar büyük bir boya kutusu alsam, gözlerimin dünyaya açıldığı ilk andan kapandığı son ana dek değdiği tüm renkleri içine döksem ve bir güzel karıştırsam; karşısında en kudretli kelimelerin bile acze düştüğü o tarifsiz, o eşsiz, o harikulade rengi elde eder miyim?" Ebruli üç katlı, altı daireli bir apartmandır. Yegâne görevi, evlatları bildiği apartman sakinlerini gözetleyip korumaktır. Elbet en büyük mücadelesi de onlara musallat olan iblise karşı koymaktır. İyilik ile kötülüğün savaşında kazanan mutlak bir bedel ödeyecektir. Tüm çetin savaşlarda olduğu gibi... Sevgiye, dostluğa, aşka, aile kavramına, ihanete, yalanlara, riyâkarlığa, burnunun ucundaki gerçeği görmeye korkanlara ve kendi gerçeğini aramak için çıktığı yolda kendi kaybolanlara; "Şu duvarların dili olsa da konuşsa" dediğiniz taş duvarlardan birinin sıcacık kalbinden bakmak isteyenler için Giz Kitap'tan yayınlanmış olan ikinci romanım, haftalık bölümler hâlinde paylaşılacaktır... Keyifli okumalar... 🙏
5 parts