Cehenneme uzatılan bir el, bir dokunuş gibiydi Murat Paşazade'yi sevmek. Sıcaktı, yakardı, küle çevirirdi. Nam-ı diğer Paşa Murat'ın dünyası günahlarla çevriliydi ve sevgisi, tadana haramdı. Oysa Sevda Gürsoy yasak meyveyi onu gördüğü ilk gün yemiş, üzerine bir bardak soğuk su arayışına girmişti bile.
"Onu Allah'a emanet etmiştim. Sevilen kişi Allah'a emanet edilirse, onu görmeden ölmezmiş insan. Öyle bir yazı okumuştum. Taksiyle eve giderken, ağlarken ve gecenin yalnızlığı içime işlemişken onu bir kez daha görmeden ölmeyeceğim ihtimaline tutunmuştum. Ondan kaçıp, ondan ötürü üzülüyor ve kendimi yine onunla avutuyordum. Aşkın, önüne geçilemeyen, yüzsüz, ufak bir çocuk olduğunu ilk defa o gece, yatağımın o kokan yerinde, ona ağladığımda anlamıştım."
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...