"Sen kimsin" Karşımdaki adamın gözlerine tereddüt ederek baktım. Mavilerindeki lodosu izledim. Benim aksime tereddütsüzdü. Bir adım daha bana doğru yaklaştı geriye kaçmak istedim ama yerimden kıpırdayamadım. "Bugün hiç kimseyim, belki yarın sadece ben olurum kim bilir?" Bir elini saçıma götürdü ve kızıl saçlarımın bir tutamını parmağına dolayıp oynadı. Sonra tekrar gözlerime baktı. "Sabaha kadar düşünebilirsin 𝑾𝒊𝒏𝒆, benimle gel." Elimi saçlarımda olan elinin üzerine koydum. "Sen bana araf'tan kaçıp cehenneme mi sığınmamı teklif ediyorsun?" Boştaki elini de enseme attı ve hafif bir baskı uygulayarak beni kendine yaklaştırdı. Vücutlarımızın arasındaki mesafe azalmıştı. "Ben seni belirsizlikten kurtarmayı teklif ediyorum. Sen zaten karanlıktasın. 𝑾𝒊𝒏𝒆, hiç bir zaman bu halinden daha kötü olmayacaksın."