** Wattys 2023 yarı finalisti***
Dünyanın düzenini korumak için onlara yedi hayat bahşedilmişti. Yedi kez ölecek, yedi kez doğacak, her defasında biraz daha güçleneceklerdi. Ta ki ruhları yolculuğunu tamamlayıp mutlak huzura erene dek... Işığı çalan Alimlerden de, karanlığa hükmeden Sihirbazlardan da, doğayı kışkırtan Şamanlardan da insanlığı korumanın tek yolu buydu.
Onlar Yedilerdi. Yedi kat yer ve yedi kat göğün koruyucuları...
Yediden ötesi yoktu, çünkü sekiz, tanrının tahtıydı. Çünkü, böyle bir güç sadece tanrının olabilirdi.
Fakat sonra bir gün, içlerinden biri, sekizinci hayatına doğdu.
İngiltere'nin kenar mahallelerinden birinde, otistik bir çocuk olarak dünyaya gelmiş Liam, tüm bunları bilemezdi. O sadece River'ı korumak istemişti. Her gün sokaktan ona gülümseyen, yeşil gözlü, bal rengi saçlı kızı... Ama tırı durdurması imkansızdı. Çarpışmayı engellemesi mümkün değildi. River o gün, o sokakta ölmüş, Liam ise komaya girmişti.
Kimse onun on beş yıl sonra, aniden, sapasağlam bir adam olarak komadan uyanacağını öngöremezdi. Tıpkı River'ın ölümden dönüşünü ve aralarında oluşan eşsiz bağı anlayamayacakları gibi... Ama o bağ, yoldan çıkmış büyücülerle dolu bir dünyanın kurtuluşu için insanlığın tek şansı olacaktı.
Diyarın yenilmez gücü Bilfronzelar altı büyük hanenin isyanıyla başlayan savaşla güçlerini kaybedip bir daha geri dönmemek üzere yok olduğunda büyük hanelerin devri başlamıştı. Bağımsızlığını kazananlar yüce konseyde kendi topraklarını elde ettiğinde diyara huzur ve barış geleceği düşünülmüştü. Ne var ki her seferinde sahip olduklarının fazlasını arzulayan haneler giderek kendilerine ait olmayanı da istediklerinde diyar yeni bir savaşın er geç kapılarına dayanacağını anlamıştı.
Hajavra Anlaşmasından 165 yıl sonra hanelerin yeni hükümdarları güç savaşına girmek üzereydi. Gitouheósda bir kez daha kan dökülecekti ancak adına Gümüş Şafak denilen bir kurtarıcının geleceğine dair fısıltılar da yükselmişti ve diyar onu aramaya başlayacaktı.
Kapak : @darkwhitethorn