Ben Gül Rosealine. Mükemmel bir hayata, mükemmel bir işe, mükemmel dostlara ve mükemmel bir aileye sahiptim.
Ta ki, en yakın arkadaşım Neşe Sandra ile çıktığımız kamp yolculuğunda arabamın bagajında bir ceset bulana ve o cesetin Vampir Kral olduğunu öğrenip zindana atılana kadar.
💋
"Fakat bilmediğiniz bir şey var Kral Hector," dedim sert sesimle.
Nefret dolu bakışları adeta harlandı, "Büyücü olman dışında mı?" diye sordu tehlikeli bir tonla.
Onu onayladım, "Büyücü olmam dışında."
Şuan kellemin alınacağı alanda, binlerce vampirin önünde Kral'a kafa tuttuğum doğruydu.
Yaptıklarımdan pişman değilim ha, aklım hala yapmadıklarımda... Haddi bakayımm!
Kral Hector sahte bir merakla, "Neymiş o?" diye sordu.
Güç almak istercesine yanımdaki Neşe'ye baktım. Siyah gözleri, gri gözlerime adeta cesaret ışınlarken yutkundum.
Omuzlarımı dikleştirdim ve, "Ben sandığınızın aksine sıradan birisi değil, soylu bir prensesim!" dedim.
İki saniyelik oluşan sessizliği bizi izleyen insanların kahkahaları bozdu. Bana inanmamışlardı!
Oğlum ayıp değil mi lan?
Onları umursamayarak bakışlarımı Kral Hector'da sabitledim. "Sana iki seçenek sunuyorum Hector," diyerek ona duyduğum saygıyı ortadan kaldırdım. "İki haftan var. Ya beni ve arkadaşımı serbest bırakırsın, abinin katilini beraber buluruz. Ya da bizi tam şuan öldürürsün ve benim gazabımdan kurtulursun. Geriye ise sadece annem Kitsune Kraliçesi Çağla ile babam Kurt Kralı Boris Garcia'nın gazabı kalır," dememle tüm salon sessizleşti.
Öyle ki Kral Hector'un yakışıklı yüzü bile adeta dumura uğradı.
Devam ettim, "Fakat onların gazabından kurtulabilir misin? İşte onu hiç sanmıyorum!"
💋
'PABUÇ' serisinin ikinci kitabıdır. İlk kitabı okumadan başlamanızı tavsiye etmem.