'Hiç kimse hissettirmemişti sevilemeyeceğimi bu kadar. ' Kağıtların arasından çıkan bu cümle adamın gözlerine hapis olmuştu. İçinden tekrar tekrar okudu. Harflerin arasında kendisini bulmuştu sanki. Kağıtları bırakıp pencereye koştu. Derin nefes alıp, gökyüzüne bıraktı bakışlarını. Sahi sevmişti ama sevilmemişti. Güzel değildi ama güzel sevmişti o kadını. Bir anda hazırlanıp çıktı evden. İnsan kusan caddelerde dolaştı saatlerce. Hava güzel diye mi bu kadar mutlu insanlar yoksa sadece ben mi böyleyim? diye düşündü adam. Daha sonra mavi örtüye bürünmüş denize koştu. Oturdu bir banka. Susarak anlattı denize. Sanki usul usul dalga sesleri sıvazlıyordu adamın sırtını. Kalktı ayağa güçlenmiş gibi. Kırgın da değildi kızgın da. Sevdikçe yüreğinde kuşlar uçuşuyordu. O kadının resmini çiziyordu zihninde. Korkarak hayal ediyordu varlığını. Bütün şehir o yaşıyor diye güzeldi sanki. Adam gökyüzü kadar uçsuz, çocuklar kadar neşeli, kitaplar kadar sadık sevmişti.All Rights Reserved