Elindeki ipe baktı. Sımsıkı tuttuğu, tenini keserek kanatan ve koyu kırmızı renge bürünen ipe. Hayata tutunduğu o incecik sicimi ellerine dolamıştı. İp ellerini kemiklerine kadar kesmişti, acı artık tarif edemeyeceği kadar fazlaydı ancak tutmaya devam etmesi için en az ip kadar sağlam gerekçeleri vardı. Yine de zaman zaman hayatı bırakıp ölümün daha kolay olacağını düşündüğü anlar oluyordu.
Cemre Çetinkor, soyadını taşıyordu. Yanmıştı, kor olana kadar alevlerin içinde kalmıştı ancak öylesine dirayetliydi ki henüz yok olmamıştı. Biriktirdiği dayanılmaz sıcaklığı artık yakmak için kullanabilirdi.
"Artık çelişki yoktu. Artık birinin gelip benim acılarımı yok etmesini beklemek, önüme çıkan her engeli sırtlanmak, kötülüklerden saklanmak yoktu. Acının bedenimi ele geçirmesine izin verirken, kini, nefreti, öfkeyi bir kenara atmak yoktu. İyi olmaya çalışırken kaybeden tarafa evrilmeye katlanmak da yoktu. Hayat bana başka seçenek bırakmamıştı."