Herkes bir gün giderdi... Sadece ben kalır, geride kalan olarak gidenlerin yasını tutardım. Benden giden herkese birer mum yakar, teker teker söndürür kendimi karanlığa boğardım.
Şimdiyse geliyorum! Benden giden herkese ben dönüyorum. Her biri, farklı bir şehirde, farklı hayatlarda, farklı insanlar. Korkuyorum... Değişmişlerdir diye korkuyorum. Değişimin tam ortasındayken ben, onların değişmesinden korkuyorum.
Korkuyorum... Alışırım diye korkuyorum. Çoktan alışan ruhumu, alışmadım diye kandırırken ben... Alışırım diye korkuyorum.
Ve şimdi ben yeniden mumları yakacağım. Hikaye bitene dek yanacak dibi gelse de sönmeyecek. Ve bir gün döneceğim, alıştığım karanlığa döneceğim...
Yollar bitmeyecek ancak ben tükeneceğim.
Ve bir gün...Mumlar sönecek...
☯
Bir gecede her şey değişebilir miydi? Günah bir kere ruha karıştığında geriye masum bedenler kalabilir miydi? Altı kişi, bir kişinin günahını paylaşabilir miydi?
Bu onların hikayesi.. Hem yok oluş hem varoluş...
☯
Bir ceset, altı hayat! Bilinmeyen kişiden gelen notlar, dağılan hayatlar, kopan arkadaşlıklar! Tüm gerçekler gün yüzüne çıkmaya başlarken, tüm doğrular aslında yalanken ve sırlar tek tek ortaya dökülürken her şey hiç olmadığı kadar zor!
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.