Azrail Kapıyı Çalarsa (Ara Verildi)
  • Reads 3,593
  • Votes 944
  • Parts 14
  • Reads 3,593
  • Votes 944
  • Parts 14
Ongoing, First published Jun 30, 2022
Melis gözlerini açar. Kafasının arkasında bir acı,bir ağrı vardır. Bir an 'Ben neredeyim. ' dercesine etrafına bakar. Bir köşede damacanalar,diğer tarafına bakar burda ise büyük büyük çuvallar vardır. O an anlar ki burası bir depo. 

Ellerini zorlar ama elleri bağlıdır. Sonra düşünür 'bana noldu 'diye o en son dışarı çıkmıştı ve kafasında büyük bir ağrı hissetmişti galiba kafasına bir darbe almıştı. Birisini onu kaçırmıştı. Peki kim kaçırmıştı. Neden kaçırsın? 

"İmdat! Yardım edin kimse var mı?"

Diye bağırır Melis ama nafile kimse onu duymuyor.

Bir anda arkasından kapı açılır. Birisinin onu duyduğunu zanneder. Sandalyede olduğu için dönemez ve zorlar kimin geldiğini görmek ister.  Tam döndüm derken, sandalye bir anda yere düşer ve Melis kafasını sertçe yere vurur.

 Gözleri yavaş yavaş kararırken ona doğru yaklaşan biri olduğunu görür, bayılmadan önce bakar ve ona doğru bir adamın yaklaştığını anlar "Sende kimsin?" der Melis ve orada bayılır. 

Kimdi bu? 
Neden Melis'i kaçırdı? 
Yoksa o mu yaptı "Olacaklardan ben sorumlu değilim" demişti. 
Ya onu kaçıran kişiye Melis aşık olursa!

#kandavası 8 Aralık 2022
#anne 18 Nisan 2023

KİTABA BIR SÜRELİĞİNE ARA VERİLDİ 2024 YAZ AYINDA KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK
All Rights Reserved
Sign up to add Azrail Kapıyı Çalarsa (Ara Verildi) to your library and receive updates
or
#33evet
Content Guidelines
You may also like
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1) by pervane0130
73 parts Complete
Erkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakılmış ve günden güne solmaya yüz tutmuştu narin yaprakları. Gece, üzerini örten bir kefendi. Gün ışığı ise acımasız bir zebani... Acılarının günün birinde ona baharı getireceğini bilmeden hoyratça harcıyordu gözyaşlarını. Her gün ve her gece... Aldığı her soluk nefret kokuyordu. Öfke ve hayal kırıklığı kol geziyordu damarlarında. Bu topraklarda daha niceleri solup gitmişti onun gibi biliyordu. Birileri nefes almaya devam edebilsin diye kaç masum göz göre göre nefessiz bırakılmıştı. İlk değildi. Son da olmayacaktı. Bu toprakların yazgısı böyleydi. Umudu ve inancı günden güne törpüleniyordu. O ele avuca sığmaz haşarı kalbinin, her gün biraz daha karanlığa gömüldüğünü hissediyordu. Öylesine umutsuzdu ki; içine hapsolduğu karanlığı kabullenmeye ve kendini kaderin ellerine bırakmaya hazırdı. İçi, fırtınalı bir sonbahar gibiydi. Solgun, hırçın, dağınık ve soğuk... Mucizelere inanmazdı. Ancak doğmasını istemediği bir günün sabahında mucizesi onu buldu. O gün zifiri karanlığına minicik bir ışık huzmesi ilişti. Öylesine muhtaçtı ki; öyle yalnız ve yaralı... Hiç düşünmeden gördüğü o ufacık, cılız ışığın gölgesine sığındı. O ışığın uğrunda sürüklendi, parçalara bölündü, tükendi. Ama yine de pes etmedi. Yaradan'ın ona armağan ettiği umuda sıkıca tutundu. Yorgun ruhu umut vadeden o küçücük ışığın ruhuna koca bir ilmek attı ve onu kalbinin en derinine ilikledi. O andan sonra umut dolu yanı karamsar yanına el salladı. Ve güneş, tüm sıcaklığı ile soğuk yalnızlığının üzerine doğup, karanlığını ışığa boğdu.
You may also like
Slide 1 of 10
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1) cover
GÜNAHA DAVET ( +24 ) cover
Çilem cover
Delibal cover
Takıntı cover
Yaren'im cover
BANA KENDİMİ VER cover
Beyefendi /yarı texting/  ~FİNAL~ cover
orenda +21 cover
Komutan mı? /Yarı Texting  cover

^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1)

73 parts Complete

Erkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakılmış ve günden güne solmaya yüz tutmuştu narin yaprakları. Gece, üzerini örten bir kefendi. Gün ışığı ise acımasız bir zebani... Acılarının günün birinde ona baharı getireceğini bilmeden hoyratça harcıyordu gözyaşlarını. Her gün ve her gece... Aldığı her soluk nefret kokuyordu. Öfke ve hayal kırıklığı kol geziyordu damarlarında. Bu topraklarda daha niceleri solup gitmişti onun gibi biliyordu. Birileri nefes almaya devam edebilsin diye kaç masum göz göre göre nefessiz bırakılmıştı. İlk değildi. Son da olmayacaktı. Bu toprakların yazgısı böyleydi. Umudu ve inancı günden güne törpüleniyordu. O ele avuca sığmaz haşarı kalbinin, her gün biraz daha karanlığa gömüldüğünü hissediyordu. Öylesine umutsuzdu ki; içine hapsolduğu karanlığı kabullenmeye ve kendini kaderin ellerine bırakmaya hazırdı. İçi, fırtınalı bir sonbahar gibiydi. Solgun, hırçın, dağınık ve soğuk... Mucizelere inanmazdı. Ancak doğmasını istemediği bir günün sabahında mucizesi onu buldu. O gün zifiri karanlığına minicik bir ışık huzmesi ilişti. Öylesine muhtaçtı ki; öyle yalnız ve yaralı... Hiç düşünmeden gördüğü o ufacık, cılız ışığın gölgesine sığındı. O ışığın uğrunda sürüklendi, parçalara bölündü, tükendi. Ama yine de pes etmedi. Yaradan'ın ona armağan ettiği umuda sıkıca tutundu. Yorgun ruhu umut vadeden o küçücük ışığın ruhuna koca bir ilmek attı ve onu kalbinin en derinine ilikledi. O andan sonra umut dolu yanı karamsar yanına el salladı. Ve güneş, tüm sıcaklığı ile soğuk yalnızlığının üzerine doğup, karanlığını ışığa boğdu.