İş kazalarının azalabilmesi için bilim insanları bir şeyin üzerinde çalışmaya karar veriyorlar. Belirli bir zaman aralığında ölümsüz olabilmek için deneyler üzerinde çalışan Bilim insanları bunu bir denizci üstünde deniyorlar. Denizlere açılan denizcimiz bu deney olma işlemini kabul edip ilacı vücuduna naklediyor ve bütün her şey o saatten sonra başlıyor. Kaptan büyük dalgalara yenik düşüp hayatını kaybettiğinde bu ilacın bir işe yaramadığını düşünerek deneyin üstünde devam ediyorlar oysa ki ilaç işe yaramıştı ama adam artık ölü bir biçimde hayatına devam ediyordu. Erva Kara kendisi 18 yaşında bir kızken ailesi ile beraber plaja gidiyor. Kardeşi Cemre denizde yüzerken karşısına boğularak ölmüş olan Kaptan çıkıyor. Cemre mosmor olmuş olan insanı görünce korkup çığlık atarak kumlara doğru yüzmeye çalışıyor lakin ölü onu bacağından yakalayıp kendine çekiyor. Cemre kendisini kurtarmaya çalışırken o kadar hareketin üstüne ölü bedenin elini kırarak sadece bacağında çizik ile kurutuluyor ama asıl bütün her şey o küçücük çizik ile başlamış oluyor. Aradan yıllar yıllar geçiyor ve bu durum yayıldıkça yayılıyor. Dünya tamamen dönüşmüş durumda ve çok az sayıda insan kalmakta. Her yer ceset ve kan kokusu ile çürümüş et parçaları ile mevcutken herkes hayatta kalmaya ve sevdiklerini kurtarmak için uğraşıyor ama hayat herkesin yüzüne gülmüyor. Özellikle de Erva Kara'ya... " Belki de düşündüğün kadar da korkusuz değilsindir. Herkesin korktuğu bir şey vardır. Yükseklik, yalnızlık, güvensizlik veya sevdiğini kaybetme..."All Rights Reserved