''İnsanları anlamıyorum, insanları sevemiyorum, insanlardan hoşlanmıyorum. Kendimden hoşlanmıyorum, sesimden, yüzümden ve verdiğim kararlardan haz etmiyorum. Siktiğimin dünyasında hiçbir şey yolunda gitmiyor, delirmek üzereyim.''
Dilim tutulmuş, boğazım düğümlenmişti. Bir anda söyleyecek hiçbir şey bulamamıştım, kendimi çok yorgun hissediyordum. Kalbimin ağrıdığını hissediyordum, duygularımın tek tek öldüğünü ve umutsuzluklarımın kıvılcımlar saçarak umutlarımı küle dönüştürdüğünü anlıyordum. Küçücük ve etrafa saçılan kıvılcımlar, kalbimi soğutuyor ama ruhumu yakıyordu. Ruhum çığlıklar atıyor ama bedenim onu ayakta tutmaya çalışıyordu, kendisi bile ayakta duramazken.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."