-"Sarhoş musunuz?" Gözleri, örten kılcallı tenin altında telaşla titrerken daha çok yummuştu. -"Hiç bir şey seni bu hâle getirmeye değmez." Yadırganıp sert ses duyacağını umarken mülaim tını okşamıştı kaybolmuş ruhunu, buralarda olduğunu göstermeye çalışıyordu sanki. Kurumuş dudaklarını yaladı, manatonlaşmış kalbi hızla atarken gözlerini açmadı. -"Bilmiyorsun. Anlayamazsın." -"Ölmek istiyorsun, Allah'ım canımı al yoksa ben alacağım diyorsun ve yaşadıklarını unutmak için o zehir zıkkımı kurtarıcı olarak görüyorsun? Doğru mu?" Zelzeler yaratırken gözleri çökmeyi bekleyen evler gibi pusuda bekliyordu incileri. Açmamayı umduğu gözlerini bir kez daha açarken Dünya'ya, hemen baş ucundaki başı örtülü belkide kendisinden daha fazla ürkek bakan gözlere sahip bir bayan, dizlerini karnına çekip kollarını bacaklarına dolamış: gecenin karanlığında dahî farklı bakan gözlere sahip bir adam vardı. Uzun süre bakışlarının ardından rahatsız olduğunu tüm dobralığıyla gösterip başka yöne çevirmişti bakışlarını ve başını. -"Sen nasıl biliyorsun? Yaşanmışlık mı, sende mi içtin?" Yanı başındaki kız tedirgin olarak oturan adama bakarken ayağa kalkışını izledi aynı yerde uzanan başı boş kız gibi. Dizlerini sirkelemeden kalktı ve yerde oturan kıza baktı. -"Hayır, daha önceden ağzıma hiç sokmadım. Ama biliyorum işte ve belki... Belkide biraz yaşanmışlık." Cevap verdiği kişiye bakmadan konuşmasının saygsızlığına şaşarken patika yoldan gidişini izledi. • • • Dini, belkide herkesin için de yaşadığı duyguları yansıtmaya çalıştığım uzun soluklu romanıma sizleri de beklerim ♡