"Herkes Şeytan'dan korkar Teo,"
Bana biraz daha yaklaşıp aramızdaki mesafeyi bir adıma indirdi. Yalnızca gözlerini yukarı kaldırmış bana kirpiklerinin altından bakarken tapılası gözüküyordu.
"Bir kişi hariç, tahmin edebilir misin?"
"Sen mi?"
Bu söylediğimle yüzünde bir gülücük çiçek gibi filizlendi, dikenleri yanaklarına battı, kanattı.
Kafasını usulca iki yana salladı ve bir adım daha yaklaştı. Artık saçlarından gelen güzel kokuyu net bir şekilde alabiliyordum.
"Lilith."
Gözlerimiz arasındaki teması kesmeden elindeki bira şişesine uzandım. Parmaklarını okşayarak elinden aldığım şişedeki içki ile dudaklarımı ıslattım, ona olan susuzluğumu alkol ile gidermeye çalıştım.
"Peki neden biliyor musun?"
Gözleri adem elmama takılırken fısıldadı.
"Çünkü şeytan Lilith'e tapınacak kadar âşıktı."
O bana yaklaşırken bu sefer ben fısıldadım.
"Şeytan Lilith'e meftundu."
Dudakları adem elmamla buluşurken gözlerim kapandı. Bir elim beline kayarken diğer elimdeki bira şişesi ona tamamen sarılmama engel oluyordu.
Nefesini boynumda hissediyordum.
Nefesi, nefesim kadardı.
Nefesim, nefesi kadardı.
O geri çekilmeden hemen önce fısıldadım.
"Hala âşık, hâla meftun."