| Kitap yetişkin okurlar içindir! | " Ne zannediyorsun, ben ölürsem gölgeni koruyabileceğini mi ? " Deyip keyifsiz bir kahkaha attı. Ölmek üzere olan bir adamın son çırpınışlarıydı bu. Bu yüzden konuşmaya devam etti. "Sandığın kadar görünmez değilsin artık Alpaslan! Onu ben alamadıysam bile bir gün alacaklar ve sen bu kadar şanslı olamayacaksın. " Duydukları ile çenesi seğirmeye başlayan adamın iblisleri artık susmuşlardı. Çünkü istedikleri olacaktı. "Her zaman ayağımın altında dolaşan pis sıçanlar oldu. Hepsi de bulundukları bok çukurunda o kadar çaresizlerdi ki, sonra ne oldu biliyor musun ? İblislerim hepsini cehennemimde misafir ettiler" dediği anda sandalyelerde oturan adamların hepsi sırayla yanmaya başladılar. Hepsinin üzerinde oturduğu sandalyelerde özel yapım bombalar yerleştirilmişti. Buraya gelmeleri sürpriz değildi. Sandalyedeki bombalar onlar gelmeden yarım saat önce ayarlanmıştı. Levent Dizdar gördükleriyle küçük dilini yutacaktı neredeyse. O sona kalmıştı. Uzatmaması gereken çok yanlış birine uzatmıştı o pis ellerini. Bunun bedelini ödemeliydi. Özel bir zehir hazırlanmıştı onun için. Bizzat iblislerin fikriydi. Tek bir kere ölmemeliydi. Her ölüşü cümle aleme ibret olmalıydı. Kimse bir daha Aslan'ın Gölgesine el uzatmamalıydı.. Aslan, adama zehri enjekte edilişini zevk ile izliyordu. Vücudunda ki her bir kemik defalarca kez kırılıyormuşçasına bir acı yaşayacak, kan kusacak ama yine de ölmeyecekti. Levent Dizdar son bir çabayla "Gölgeni senden alacaklar. " diyebilmişti.