prolog.
Avuç içlerimdeki terlemeyle yutkunamayışımı gizleme çabamın boşa olduğunu hissediyordum.
Poyraz beni tanırdı. Beni en iyi o tanırdı hatta. Her şeyimi bilirdi. Huyumu, suyumu, tenimi.
"Köşeye sıkıştın, Alin. Dökül güzelim. Bu senin normal göbeğin değil. Sporunu aksatmayan, ne kadar hoşuma gitmese de fiziğine takık bir kadınsın. Mükemmeliyetçisin. Beni salak yerine koyma. Seni senden iyi biliyorum ben." dedi burnunu burnuma yaslayarak.
Göğsünden ittirdim yavaşça.
"Yapma, kadın. Esirgeme kendini benden. Yalvarırım yeter." dedi medet umarcasına. Yapamam, Poyraz. Başka bir cana değdin, bir başkasına hayat verdin. Tek ışığımı seninle paylaşamam şimdi.
"Bitti mi?" dedim dolan gözlerine bakmamaya çalışarak. Ağlama, adam. Benim içim kan ağlasın, sen tek damla akıtma. Kıyametimi getirirsin, kıyamam ben sana.
"Alin..." dedi gözünden akan yaşla. Bir an önce uzaklaşmam lazımdı burdan. Kaburgam sıkıştırıyordu ruhumu.
"Senin değil," dedim elimi karnımın üzerine getirerek. "Senin değil, bir başkasının parçasını taşıyorum. Bir başkasına aidim artık ve bu hareketlerinden rahatsız oluyorum. Kendine çeki düzen versen iyi olur, Poyraz." dedim. Kendimi ağlamamak için o kadar sıkmıştım ki çenem seğiriyordu. Hızla odayı terk ettiğimde arkamda bıraktığım enkazı en iyi bilen bendim.
Nolur, Allah'ım.
O'na beni unuttur. Unuttur ki benim gibi yanmasın içi.
POYRAZ AKTEPE
&
ALİN KARACA
Doğum gününde terk edilen Meyra Akay, kısa süre sonra hamile olduğunu öğrenir. Bebeğinin babasının ona destek olmayacağından emin olan Meyra'ya umut hiç beklemediği yerden doğar. Aynı hastanede çalıştığı ve sürekli didiştiği doktor Yaman Yürekli, yıllardır aşık olduğu kadının en büyük destekçisi olur.
Bu süreçte yaptıkları anlaşmalar ikisinin arasında kalsa da bazı anlaşmaların altında kalbi karıştıran bir gerçek yatar.'