Koşuyordum, yorulmuş bitkin düşmüş bacaklarım o bir tüy misali kadar hafif bedenimi taşıyamıyordu. Ama bu son şanstı. Ya kaçacaktım ya da o psikopat sadist üvey babamın ellerine gidecektim. İstemiyordum o sadist adamı. ASLA ! İSTEMİYORDUM ! Arkamdan koşan ayak sesleri bir anlık o nayif bedenimin ürpermesine neden oldu. Geliyorlardı, evet yetişmişlerdi. Tanrım ! Çok korkuyordum. Daha ,daha, daha fazla hızlı koşmaya çalıştım. Ne olursa olsun ayak sesleri kesilmedi. Sanki ensemdelerdi o kadar yakından geliyordu derken saniyelik birşey oldu ve o lanet üvey babamın korumlarından biri sertçe ince belimi yakaladı ve bağırmaya başladı. ''Sen ne yapıyorsun küçük sürtük? Demir Bey sizi bize emanet etti. Emanete ihanet olmaz.'' diyip sinsice güldü ve çok uzaklaşmamış olduğumuz o camları simsiyah filmlerle kaplı olan minibüse zoraki bir şekilde soktu. Evet, tekrardan hayatım kararmıştı...
1 part