Ela gözlerine bakarken, ikimizinde gözlerinden saf öfke akıyordu. İlk dudaklarını aralayan o oldu. "Bu davayı kazanmanamayacaksın." Öfkem mümkünmüş gibi kanımda biraz daha kaynadı. "Soyadının, paranın gücüyle beni alt edemeyeceksin." dedim. Alayla güldü, bana doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattı ve yüzüme eğildi. Dudaklarını yaladı, "Zavallısın. Babanın bu iğrenç suçunu kabul edemeyecek, onu savunacak ve bana, o kıza çamur atacak kadar zavallısın." diye fısıldadı. Gözlerim büyüdüğünde, "Asıl zavallı sensin. Yalanların içinde boğuluyorsun. Nefesimi sana tüketmeyeceğim." dediğimde mümkünmüş gibi bana biraz daha yaklaştı. Geri adım atmadım, "Sana hiçbir zaman bunun aksini iddia etmedim. Ama doğruları da reddetmedim. Sen doğruları reddediyorsun.O eve tek başına girmekten, yalnız uyumaktan korkuyorsun. Kendini kandırmaktan vazgeç."dedi ve gözlerindeki öfkeyle karışık alayı görebiliyordum. Bana acıyordu. Hayır, bana acımıyordu. Bana acımıyordu fakat sesinde, yüzünde bir ifade vardı. Bana içimi görüyormuş gibi bakıyordu. Bu düşünceyle irkildim fakat ona çaktırmadım,"Falan filan." deyip alayla sırıttım. "Davanın sonunda kimin kendini kandırdığını göreceğiz."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."