Beni yalnız bırakmayın ...Beni de kendiniz le götürün.Benide yanına al,beni çiçeklerle büyüten annem.Beni de yanına al,beni tebessümleriyle büyüten babam.Ben sizi arıyorum her yerde,ama bulamıyorum.Bazen o yıkılan evimizi ziyaret ediyorum,ama o güzelliklerden sadece bahçe ortasında kalakalmış boynu bükük fidanı görüyorum.Ben oradan,kışta dışarı baktığım penceremizi bulamıyorum.Evi izi aydinlatan lambamızı bulamıyorum.Bazen yüzüne bakarak saçlarimi taradığım aynamızı bulamıyorum.Hani baba senin bana hediye ettiğin resimli kitap vardı ya işte konuda bulamıyorum.En önemliside beni sıcak nuruyla kalbini ısıtan,hediyeleriyle beni mutlu eden annem ve babamı yani sizleri bulamıyorum.Ben orada sadece toz dumanın içinde kalan kerpiç taşlarını bulamiyorum.Ben o kerpiçleri duvarların yüzüne yansiyan hayatımı görüyorum.Evet görüyorum...
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.