Soğuk, karanlık, yalnız ve tedirgin koridorların çatlak duvarlarına sırtını dayayan o benliğini hatırladıkça içinde bir şeyler kaynıyordu. Onu o karanlığa iten, yalnız bırakan insanların varlığı korkutucuydu.
O kişiler yaşadıkça Roseanne ölüyordu.
Onların yarattığı yıkımların altında ezilmenin tarifsiz acısını tatmıştı defalarca kez. Kocaman, değersiz, bomboş bir sıfır olduğunu biliyordu. Onun gibi biri bu dünyada rahatça ezilebilecek biriydi.
Ancak ne kadar değersiz olursa olsun çarptığı her şeyi yutmanın vakti gelmişti.
Roseanne, hayatını bu denli değersizleştiren ve onu her an ezebilecek durumda olanlara karşı harekete geçmişti. Bundan sonra kaybedecek kişi o olmayacaktı.
*Yetişkin İçerik*