Genç kadın saatler süren uykusundan uyanmış pencere kenarında oturuyordu. Gözlerini masaya çevirdi. Daha doğrusu masanın çekmecesine... Düşündü uzunca. Yapmalı mıydı? Evet, kesinlikle yapmalıydı.
Ayağa kalktı, çekmeceye yürüdü, elini uzattı tereddütle, açtı çekmeceyi. Derince bir nefes aldı.
Siyah kaplı deftere uzattı elini. Dokundu usulca. Aldı ellerinin arasına. Çekmeceyi kapatıp yatağına oturdu. Açtı defterin ilk sayfasını.
Daha dün gibi hatırlıyordu yazan şeyi.
'Denizler gelse bile dinmeyecek yangını yazıyorum. Saçmalıyor muyum? Hayır, sadece kendi gökyüzüme sığınıyorum.'
Derin bir nefes aldı. Başka bir sayfa açtı. Ortalarda bir sayfa. Denk gelen şeye güldü.
'Yangını iki tane okyanus söndürdü. İmkansızlar gelip geçicidir.' Yazıyordu.
"O iki okyanus seni dondurdu." Dedi fısıldayarak. Defterin yeni bir sayfasını açtı.
'Ben onu bir saniye bile görmek için herşeyimi verebilecekken, sokakta yürürken insanların onun yüzüne bile bakmadan geçmesi ne büyük ironi!'
Defteri kenara koydu.
"Hayat böyle." Dedi kendine.
Gözlerini yukarıya çevirdi, tavana.
Kadın, rüyalarını tavana asardı. Gördüğü rüyaları hayali bir iple tavana asardı. Sanki gerçekmiş gibi. Tavana bakınca astığı rüyalarını görürdü.
Gözlerini kapattı ve yatağa uzandı.
'Uyursam geçer.' dedi içinden. Geçer miydi sahiden?
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskançlık bol bol vardır!