"İyi akşamlar!" Sesi hiç değişmemişti. Zehra, özlemle kısa bir an için bile olsa Hande'nin yüzünü izlerken, Hande de o esnada Sedat'la el sıkışıyordu. "Tebrik ederim, sizin de düğününüze kalamamıştım." Gözlerini kapattı Zehra, bu sözleri Hande'den duymak acı vericiydi. Ancak uzun süre böyle kalamazdı. İçten içe yaşadığı utancı yüzündeki sahte tebessümle maskeleyerek gözlerini açtı tekrar ve bu sefer de Hande'nin ona doğru uzattığı elini sıktı. Bir yabancıymış gibi bakıyordu gözlerine. Yüzündeki tebessüme rağmen soğuk ve mesafeliydi. "Yanındaki kim?" Lanet olasıca Sedat, bu soruyu soracağını biliyordu. Elindeki kadehi stresli bir şekilde dudaklarına götürürken Hande'nin verdiği yanıtla yarıda durdurdu. "Ah doğru, tanıtmayı unuttum" dedi Hande, gülümseyerek. Bakışlarını Sedat'ın yüzünden çekip yanındaki kıza döndü ve elini beline sararken bu sefer de cevabı vermek için Zehra'ya döndü. "Tanıştırayım, nişanlım Stella!"