Sığamıyorduk. Mutantlar olarak biz bu hayata sığamıyorduk. Sığdıramıyorlardı. Öfkeliydim. Öfkem bizi barındıramayan dünyaya değildi. Dünya tüm ihtişamıyla her gün dönmeye devam ediyordu. Güneş açıyordu. Öfkem insanlara da değildi, hayır. Benim öfkem insanlara empoze edilen fikirlerdi. Bu fikirlerdi bizi kabul etmeyen. Bu dünyaya davetsiz misafir olarak bile kabul edilemeyişimizin sebebiydi bu fikirler. Ben bu fikirleri affedebilecek miydim? Benim gibi affedip affedemeyeceğini düşünenler topluluğuydu Meva. İnsan veya mutant, hiç fark etmiyordu. Herkesin canı yanmıştı bu fikirler yüzünden. Kimisi intikam için buradaydı kimisi yeni nesile güzel bir dünya bırakmak için buradaydı. Mutantların yaşayabildiği bir dünya bırakmak için yani. Dünya zaten güzeldi, çok güzeldi. Kimin ne düşünerek burada olduğu hiç önemli değildi. Tek önemli olan şey herkesin ortak bir amacının olması ve bu amaç doğrultusunda beraber hareket etmesiydi. Hayır, tek önemli olan bu değildi. Deniz'ler de önemliydi. Deniz'ler çok önemliydi.