"uçurtma uçurmak ister misin?" diye sordum. "sen beni buğday tarlalarına götür." dedi. "ne zamandır, onları görmenin hayalini kuruyorum. benim geldiğim yerde çiçek bile zor yetişiyor." güldüm. koca şehirden küçücük bir köye gelen bu çocuğun böyle şeyler için yanıp tutuşması olağandışı bir şey değildi. onun bu masumluğunu sevmiştim zaten. masumdu, saftı. en güzeli de o da aşıktı gün batımına benim gibi. omzuna yaslarken başımı bir gün, gün batımını izlerken, buldun dedim. hayatının geri kalanını geçireceğin hayat arkadaşını buldun...