16 Bagian Sedang dalam proses DewasaDIKKAT
BU HIKAYENIN BIR ÇOK KISMINDA RAHATSIZ EDICI IÇERIK BULUNMAKTADIR.
"Bu sana son söyleyişim,"
"Lütfen.." dedim bilinçsizce. "Bana zarar verme."
Hıçkırıklarım ikimizin arasında yankı yapıyordu.
"Eğer bir daha benimle böyle konuşmaya cürret edersen," çakıyı ilk burnuma, ordan boynuma ve göğüs arama sürttü. Karnımın ortasına geldiğinde durdu.
"Zarar gören sadece sen olmazsın."
Cümlesi biter bitmez çakıyı karnıma sapladı.
Nefesim göğsümde tıkandı, ağzımdan yalnızca boğuk bir inleme çıktı. Karnımdan bütün vücuduma bir acı yayıldı. Kalbim dört nala koşarcasına bıçağın saplandığı yerde atmaya başladı. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Bıçağı hızla karnımdan çektiğinde bacaklarımın içi boşaldı ama Pars elini duvardan çekip belime sardı ve düşmeme engel oldu. Bedenini bedenime yasladığında başım cansız bir nesne gibi omzuna düştü.
"Yardım et." diye inledim ağlamaktan kısılmış sesimle. "Canım yanıyor."
Tam gözlerim kapanacak gibi oluyordu ama bir şeyin baskısı beni ayık tutuyordu.
Bana yakışan ölüm değil, azaptı. Acıyı iliklerime kadar hissetmek zorundaydım.
Pars'ın elindeki çakıyı yere attığını hissettim. Sonra birden ense kökümde ki saçları çekti ve başımı omzundan kaldırdı, bir süre yüzüme baktı.
"Anladın mı?" diye sordu.
Konuşma yetimi kaybetmiş gibiydim, sadece dilim değil şuan da hiçbir uzvum bana ait değildi sanki kendimi daha hayatının ortasında sakat kalmış gibi hissediyordum. Konuşamayınca başımı zorlukla salladım onaylar gibi. Saçlarımı bıraktığında kafam tekrar omzuna düştü. Ve zihnim kapanmadan önce son kez duydum sesini.
"Aferin kızıma."