"Akdeniz insanı sever derler. Beyazlığına, beyazın saflığına kanmış insanlar. Akdeniz insanları sever, elbet. Ama kimse bilmez nasılını. Suya gir. Bakma öyle hüzünlü. Hadi, gir artık. Neyi bekliyorsun? Kimse seni beklemiyor, sudan korkma. Dalgalar ayaklarına vuruyor, gömülüyorsun sakince. Gün boyu orada dikilip kumların seni usulca boğmasını mı bekleyeceksin? Gir artık, Akdeniz insanları sever. Seni de sever elbet. Yoksa sen kendini insandan saymıyor musun? Gözlerin, değişik bakıyor denize. Söylesene, ne alıp veremediğin var denizle? Hadi, bekleme artık. Gir denize."
Kısa hikayedir.
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir."
Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi. Ama neden bahsettikleri şey kendi başlarına gelince bana sahip çıkmamışlardı, yük olarak görmüşlerdi.
Benim güzel bir hayatım vardı. Sevecen bir ailem vardı. Beni çok seven bir nişanlım. Gerçekleştireceğim hayallerim...
Sonra bir gün bir kaza geçirdim. İlk başta seslerim, sonra nişanlım, sonra ailem sırayla terk etti. En sonunda kazaya sebep olan kişi ile kaldım.
Sonra kalbim "Artık konuşma sırası bende" dediğinde bende sesizce onu dinlemeye başladım.