Küçük kız park bahçesinin dışarıyı içeriye kapatan demir parmaklarında oturmuş, çevresini inceliyordu. Demirden kaydıraklarda kaymak bu havada daha da bir içini üşütüyordu. Bir insanın ailesi olmak nasıl bir duygu bilmiyordu. Bir gün anne ve babası gelecekti ama, buna emindi.
Her arababanın gelişinde olduğu gibi uzaktan gördüğü ve yurdun önünde yavaşlayan araba içinde çocuklar tarafından tarifsiz bir karşılama yapıldı.
Onun bir aileye ihtiyacı yoktu. Kendi annesi babası gelecekti çünkü. Araba içeri giridi ve yurt kapısı önünde durdu. Müdüre hanım güler yüzüyle basamaklardan iniyordu.
Arabadan 2 erkek çocuğu ve anne babası indi.
Eğer hayallerine bir şekil verebilseydi anne ve babası aynen onlar gibi olurdu. Kadın sarışın ve çok güzeldi. Erkek tam bir baba gibi çok uzundu. Acaba dev miydi. Masallarda duyduğu devlerden olabilirdi.
Erkek çocuklardan büyüğü annesinin boyunu geçmişti.
Diğeri işe neredeyse kendisinden 5-6 yaş büyüktü. Kimsenin yüzüne bakmadan sadece iğrenir gibi etrafını inceliyordu. Birden hayalindeki anne babasının bu olamayacağını anladı, çünkü bu çocuk gibi bir ağabeyi olamazdı.
Yine de daha önce böyle bir çocuk görmemişti. Çok güzeldi. Hatta kız olmasına rağmen ondan bile daha güzeldi.
Ayakları istemeyerek de olsa onlardan tarafa yönlenmişti bile.
Neden herkesin ona baktığını bilmiyordu. Tek bildiği eşyalarının arabaya konduğu, sürekli gülen kadının 'artık bizimle yaşayacaksın canım' demesiyle, kaderinin değiştiği idi.