Devam ettiğim çizimde düz, koyu kahve ve dağınıkça alnına dökülen saçları bu sefer bana yaklaşarak eğildiği için benim alnıma dokunuyordu. Kemersiz, yüzü için tanrı tarafından özenle seçilmiş sivri burnu benim hafif kemerli ve kalkık burnuma değiyordu. Fazla dolgun olmamasına ve solgun bir renge sahip olmasına rağmen benim için cennetin kapıları gibi görünen dudakları, bu çizimde benim dudaklarıma dokunmak için aralanmıştı. Griyi andıracak kadar açık mavi, çekik gözleri benim dudaklarıma bakmak için aşağı kaydığından iyice kısılmış, sanki kapalıymış gibi bir görüntü yaratmıştı. Açık teni yüzünden belli olan yanaklarındaki kızarmaların sebebi çizimdeki Kang-Jum'un beni öpme arzusuydu. Kaldı ki Kang-Jum, o arzuyu ancak benim ezikçe hayallerimi süslediğim çizimlerimde bana duyardı? Tatlı utançlarından yanakları allaşan ve önünden geçtiğinde kaçamak bakışlar atan onca kızın arasından sınıfın sessiz, soğuk oğlanını seçip dudaklarını arzulayacağı tek evren benim çizim defterimde yarattığım bu evrendi işte.