Her zaman ki gibi sevdiğim yüzünü incelemekle meşguldüm. Bu gün yüzünü olduğundan daha güzel gösteren fotoğraflar paylaşmıştı. Şarap misali olan dudakları ile aramdaki mesafeyi aşmak istiyordum .Bu adam her zerresine kadar beni etkiliyor ve himayesi altına alıyordu. Bir bardağa dökülen viski misali gülümsemeleri içimi eritiyor , her seferinde bir 30 dakika daha aşk yaşamamı sağlıyordu. Daha fazla himaye altında kalmayacağımı fark edip telefonu kapattım. Kendi kendime doja cat'a ait o şarkıyı mırıldanmaya başladım ; " Like you, like you" Senin gibi , senin gibi "I found it hard to find someone like you" Senin gibi birini bulmakta zorlandım. "Like you, like you" Senin gibi, senin gibi "Send your location, come through" Konumunuzu gönderin, gelin "I can't sleep no more" Artık uyuyamıyorum "In my head, we belong" Kafamda, biz aitiz "And I can't be without you" Ve ben sensiz olamam "Why can't I find no one like you?" Neden senin gibi birini bulamıyorum? Gerçekten neden onun gibisini bulamadığımı sorguladım. Çirkin değil tatlı , sevimli değil sexy , görüntüde gayet iyiydim.Buna üzülmek hiç aklımdan geçmezdi. Ama madem onun gibisini bulamıyorum onu bulabilirdim... Öyle değil mi ?... Neden olmasın?. Sözler bittikten hemen sonra kendime bir ölüm yemini verdim. "Seni bulup öpmeden bu lanet dünyadan gitmeyeceğime ant içiyorum park jimin !"