Oldukça yoksul ve fakir kadın varmış. Bu kadın artık fakirlikten, yoksulluktan iyice bıkmış. Günlerden bir gün bu kadın adı çok duyulmuş yani ün yapmış bir müzeden değerli bir elması çalmış. Ve ormanın ıssız derinliklerinde çok eski zamanlarda terk edilmiş, yıkık dökük bir eve saklanmış. Bir iki hafta ortalığa çıkmamayı ve azıcık sakinleşmesini beklerken; planlar yapmaya başlamış. Bir gece ne yapıp yapmayacağını düşünür iken yorgunluktan bitap düşmüş ve derin bir uykuya dalıvermiş. kadın gece yarılarına doğru korkutucu sesler ile uyanı vermiş... Zifiri karanlıkta yıkık evin küçük penceresinden içeri vuran ay ışığıyla. birlikte yavaş yavaş gözlerini arlatan kadın karşısında duran gölgeyi fark etmiş. Artık uyanık iken de rüya görmeye başladığını sanan kadın gözlerini açıp kapamasıyla birlikte gölgeyi yanında görü vermiş. Gölge ondan korkup kaçmaya çalışan zavallı kadını boğu vermiş. Devamı ikinci sayfada...