SÜVEYDA.

Bir ölümün; Aşkın ve korkunun kollarında tekrardan yaşama geri doğmasıydı bu. Adeta, "Güneşin doğuşu gibi..."

William Brigette, Ailesinden ona kalan bu lanetler sonrasında bir daha eski haline dönemedi. Ailesinin şüpheli ölümünden, Yanan eski evinden, bir dönem kaldığı o yetimhaneden...
Kaçmaya çalıştığı geçmişinden her bir parçayı taşıdı şu anki yaşamına. Bir zaman sonra içindeki o alevler küllere, o küller ise saf bir "takıntı" haline dönüşmüştü. Takıntı, içindeki öfkeden oluşan, açıklanamayan ve gergin davranışlarının tek sebebiydi. Garip ve tuhaf sayılmış olan takıntısı; erkeklere karşı olmuştu. Hepsini sanki koleksiyonunu yapmış olduğu porselen bebekler gibi görüyor ve değer veriyordu. Şevk ile naif yaklaşıyordu. Onlara karşı bir aşk besliyordu.

Ama sonrasında;
hepsini birer birer tehdit olarak görmeye başlıyor ve ölümün onları bulacağını düşünüyordu. Her fırça darbesinde bu takıntısı büyüyordu. Onun ardında kalan küller, yavaş yavaş tekrar alevleniyordu. Ölüm ve şevk arzusunun onda yaptığı tuhaf değişiklikler bir gün, yollarının kesiştiği "Leo" adında bir genç adam ile baştan sona değişecek, William ise ilk defa ölüm ve aşkın arasında kalacak, bu araf ise bazı yaşanmışlıkların sonunu getirecekti.

Leo Green, Bir narsistle yaşamanın sırlarını, en derin duygularını bilen ve yıllarca maaruz kalan biriydi. Babasının intharının arkasında kalanlarla, doğumundan ölümüne kadar narsist bir kadınla yaşamanın arkasında kalanlarla Leo, görünenin aksine karanlığa sahip biriydi. Ama leo Bu karanlıktan çıkabilmesi için gerekli olan işi asla kaybetmiyordu. Bu onu hayatına ve gerçekliğe geri döndürebiliyordu. Günün birinde, "William" adında kapkaranlık bir adamla tanıştığında, onun o dedin karanlığı, kendi aydınlığı ile kesiştiğinde nelerin arasında kalacağı