Bana doğru bir adım daha attığında çamurlu postalları siyah botlarımın ucuna tutundu. Gözlerim gözlerinden milim oynamadı. Kalbimin bu reaksiyonuna şaşırıyordum. Hatta pardon direkt dehşete düşüyordum. Böyle kaba saba, inatçı, sinir bozucu, katlanılamaz birinin bana bunları yaşatabilmesi haksızlıktı. Nabzımın tavan yapmasına yetecek olan varlığıydı zaten, bu kadar yaklaşmasına ne gerek vardı? Öleyim mi istiyordu?
- Ahsen.
Gözlerinden ayıramadığım gözlerim, yakında boynumun infilak etmesinin sebebi olacaktı. Gökdelene bakmıyordum, sadece gözlerine bakmaya çalışıyordum.
- Hım...
Eklemlerine kadar ellerini örten siyah eldivenleri boynumda gezindi. Saçımı çekme ayağına elleşiyordu. Farkındaydım. Daha bir çok şeyin de farkında olduğum gibi.
Gözleri boynumdan uzaklaştırdığı saçlarımdayken put gibi durmuş telvesinde boğulduğum kahve gözlerine bakıyordum. Şu bakışları bile midemi düğüm düğüm edebiliyorsa öpse ne olurdu acaba.
Öpse mi?
Öpmek.
Tövbe haşa.
- Kirayı arttırdım.
Ben hala aptal aptal onu izlerken kurban olduğum gülüşü dudaklarında can buldu. Bir insan her haliyle can yakıcı olabilir miydi ya? Gülmesindi bu. Vallahi akşama kalmaz öğlenden gönderirlerdi naaşımı memlekete.
Kirayı artırmış Ahsen, dedi sağ melek.
Vay şerefsiz, diye de ekledi sol melek.
Kira mı?
Ne kirası.
Kalbimde yaşaması için kira istememiştim ki, orası sonsuza kadar onundu zat...
KİRA?
- Boğarım seni Balamir.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...