Darktree, o kadar karanlık bir kasabaydı ki; güneş gerçek anlamda yalnızca yılın bazı günlerinde doğuyordu. İnsanlar da bunun bahanesiyle iş kurmaktan, iş yapmaktan ve çalışmaktan kaçınan, yalnızca çıkarlarına ve uçkuruna düşkün, bataklığın içinde sefasını sürmeye çalışan insanlar haline gelmişlerdi. Daintree iş veriminin alındığı, adının diğer şehirlere ve ülkelere duyurulduğu bir kasaba haline gelirken, Darktree şarap yerine çamur suyu içip keyfini çıkartmaya çalışan insanlarla adını duyuruyordu. Kasabada bir sihirbaz mekanı vardı, ancak patronun sihir yaptığı falan yoktu. Yalnızca kasabaya dışarıdan gelen mafyaları, kadınları ve kumarıyla dolandıran bir adamın kurduğu bir mekandı. Mekanın sahneleri başarılıydı, ekibinde çalışanlar Darktree'ye ilginçlik katan ve biraz da ürperten gençlerdi.
O gençler, bizdik.
☽
Parmaklarımla yüzünden sıkıca tutarak başını yüzüme yaklaştırdım. ''Burası senden, sen de benden sorumlusun, Atlas. Benimle kelime oyunu yapma.''
''Öyle mi?'' diye fısıldadı yavaşça, belimdeki ellerini kalçama indirdi. ''Ne oynayalım istiyorsun, mesela?'' Parmakları sıkılaştığında, yüzündeki ellerimi boynuna indirdim. Fakat o benden önce davranarak beni hızlıca döndürdü ve boynumdan sıkıp, koltuğa yatırarak üstüme çıktı. ''Bensiz yapamazsın, küçük kızıl.''
Sinsice gülümsedim ve parmaklarımı bacaklarından yukarıya yavaşça çıkarttım. Üzerimde gevşediğini hissettiğimde, boynumdaki ellerini hızlıca ittirdim. ''Ben yoksam, sen de yoksun Savaş Meleği.''
☽
Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma tarihi: 01/02/23
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.