İki bebek ağlama sesi geldi, iki farklı kadının acı dolu bağırışları hastaneyi değil tüm mardini inletiyordu. Bir kadın ağrıyla soluklanırken, diğer kadın son nefesini verdi. İki farklı yürek aynı hastanenin içinde, farklı acılarla savaşıyordu. Karısının ölüm haberini alan genç adam doğumhanenin önünde diz çökmüş ağlıyordu. Eşi bile olmayan ama çocuğunu doğuran genç kız, bebeğinin kokusunu ciğerlerine hapsettiğinde gözlerindeki yaşlar yanaklarına doğru süzüldü. Yirmi üç yılını okula vermişti, gözlerinin görmemesine rağmen okulunu bitirmişti. Ailesinden kaçıpta gelmişti mardine, hamile olduğunu duyunca babasından yemediği dayak kalmamıştı. Annesi bütün altınlarını kızına verdi ve kaçmasını istedi eğer ki kaçmasaydı, şu anda babası veyahut amcaları onu toprağın altına sokardı. Kucağına aldığı bebeği ağlamayı kesmişti fakat hala ağlayan bir bebek vardı. "Bebek neden ağlıyor? Annesi yok mu?" diye sorular sordum. Hemşireler ne diyeceğini bilmezmiş gibi susarken annesinin vefat ettiğini anlamamla yutkundum. "Bebeği bana verir misiniz? Lütfen." diye mırıldandım akan burnumu çekerek. Saniyeler sonra kucağıma verilen bebeği hemşireler yardımıyla tuttum ve boynuma sardım. Biliyordum, belkide bir başkasının bebeğini kucağıma almak hoş değildi ama içim el vermemişti. •Cinsellik ve küfür içermektedir, lütfen hassas olanlar okumasın.