“Aşk, para ve güzelliğin karmaşa içinde yaşadığı bir hayat. Gözlerini kapat ve hayal et. Kaç kişi bu üçüne bir arada sahip. Çok az, yok denecek kadar. Ben o nadir insanlardanım. Yakışıklı bir sevgilim, dikkat çekici bir güzelliğim ve zengin bir ailem var. Her şeye sahip bir kızım ben. Ama hepsi sarsıntıda” yukarı bakıp kahkaha attım kapalı gözlerimden yaşlar süzüldü. Kendimi durdurmayı başardığımda gözlerimi açtım. Bulutlar cennette dans eder gibi ilerliyordu. Maria Callas’ın naif sesi eşliğinde edilen danstı bu. “sevgilimle birbirimizi aldatıyoruz. Güzelliğim sadece dışımda, bana bak. İçimde güzellik adına hiçbir şey yok. Kırıntılarını bile yakmışım bunca sene. Ailem… aslında benim ailem yok. Anne dediğim kadın benle tek kelime konuşmuyor. Babam, onun ismimi bile bildiğinden şüpheliyim.” Yüzüne baktım. Direk gözlerime bakıyordu. İkimizde yaralıydık, ama ikimizde de o acıyı bulamazdınız. Nede olsa aynı değimliydi insanlar, zenginlerin, ünlülerin hayatları muhteşemdir… onlar üzülemezler, aldatıldıktan bir hafta sonra şarkı çıkartacak kadar yüzsüzlerdir. Onlar… insan değildir, değil mi? Önyargılı insanların düşüncesi böyle değimlidir. Biz zamana göre kurulmuş robotlarız. Değil mi?