Ruhundaki nefret ve acının kalın damarlarıyla hayata tutunurken, aşkın köhne tadını soluyan genç kız, hiç beklemediği bir anda, içindeki bu nefret ve acıyı ruhuna diken genç adam ile tekrardan karşılaşır. Bu karşılaşmada, geçmişin merhametsiz siluetini aralarına bir duvar misali ören iki genç, kalplerinin içindeki cam kırıklarını görmezden gelerek hayatlarına kaldığı yerden devam etmeye çalışırlar.
Fakat, hayatın kaderlerine bağladığı urgan ipi, onları en çok birbirinden uzaklaştırmaları gerektiren zamanda karşı koyamayacakları bir çekim ile yakınlaştırır. Öyle ki, bu yakınlık kafasını topraktan çıkaran bir filizin, kalplerinin içini cehennemin kezzaplarıyla boyayan nefrete düşürdüğü ilk gölge olur.
♪
"Sen benim, bir daha kimseye güvenemeyecek olmamın sebebisin," derken konuşan ben değil mantığımdı. "O yüzden bu olanlara senin gibi anlam aramaya çalışmıyorum. Kafamı karıştırıp durma, aramızda bir mesafe olmasını istiyorum."
♪
"Ama gerçek cesaret kendine karşı dürüst olmaktır. Madem cesareti ortaya koyduk, o zaman bana seni öptüğümde ne hissettiğini söyle."
♪
"Sarıl," dedi kırık dökük bir sesle. "Ona sarıldığın gibi bana da sarıl."
♪
"Gözlerin..." diye fısıldadı cennetini dudaklarına bulaştırırken. "...İzmir gibi bakıyor." Durdu ve başparmağı tekrar elmacık kemiğimin üzerini okşadı. Ruhumu sıyıran ıslak düşünceler, kalbimin kanlı derisine yapışıp ağırlığını kalbimin üzerine bırakmıştı, kalp atışlarım ruhumun ağırlığını taşıyordu. "İzmir'in gökyüzü sığmış gözlerine, meğer İzmir'e rengini veren senmişsin."
NOT: İlk hikâyemdir, bu yüzden ilk bölümlerde duygu ve betimlemeler konusunda eksiklikler var. Bunları dikkate almamanızı öneririm, çünkü ilerleyen bölümlerde ki farkı göreceksiniz. Keyifli okumalar. ▪
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."