Kendi kendimle konuştuğum kadar kimseyle konuşmuyorum çünkü biliyorum ki insanı en iyi anlayabilecek kişi kendisidir. İnsanı en çok ne yorar? herkes buna yaşadıkları tecrübelere dayanarak cevap verir..güvenememek, sevilmemek, aldatılmak,kandırılmak,başarısızlık..
Ben kendi tecrübelerime göre bir cevap vericek olursam sürekli savaşmak zorunda kalmak derim , kendini iyi hissetmediğinde sevdiğin birine içini dökememek ona ulaşamamak, kendimi bir görünmezliğin içinde kaybolmuşum gibi kapkaranlık yoluma sokak lambam çıksada tekrar hayatımı aydınlatsa diye umut edemiyeceğim artık..
...
Bu hikaye birbirleriyle sürekli kavga eden ama asla kopamayan insanların hikayesi ne kadar çok acı çekseler bile sevdikleri insanı ya kalplerinde ya da akıllarında saklıyorlar. Bazen bunlar onlara çok fazla acı verici olsa da bundan kurtulmak için kaçmak yerine bunları düzeltmek için bir adım atmalılar. Bir bebek ilk adımını atmadan yürümeye cesaret edemez. Cesaret bulmak içinse bir ele ihtiyaç duyacaklar işte o el ikisini birlikte tutan,yere sağlam bastıran,yalnızlık duygusunu götüren, birbirlerinin ilacı olacak iki insanın en önemli aracıdır. Güç kan bağıyla değil,yürek bağıyla gelecektir..
Ablasının patronuyla evlenmesi sonucu, ablasıyla yaşayan 17 yaşındaki Zeynep, bir yandan ablasının 20 yaşındaki üvey oğlu poyraz'la, bir yandan da yeni okulunda uğradığı zorbalıklarla uğraşmak zorunda kalır.