Geçmişimiz hayatımızdan gerçekten geçip gitmiş midir yoksa onları hergün bir daha mı yaşıyoruz? Bir insanın hayatı ancak geçmişini kabullenirse mi temizlenir yoksa oradaki yaraları sardıkça mı? Henüz 16 yaşında olan Deniz uzun süredir depresyondadır ve intiharın neredeyse eşiğindedir. Bir gün 7 yıldır uzakta yaşayan arkadaşları ve rastgele bir şekilde tanıştığı ülkenin en yakışıklı mankeni Rüzgar hayatına girer. Hayatı muazzam bir hızda değişirken Deniz bunları düşünüp kendini yoracağına hayatının hızına ayak uydurur. Deniz, Rüzgar, Evren ve Çilek normal bir şekilde yaşamaya devam ederken sanki peşlerinde biri vardır ve onları dünyanın bir ucundan izleyip hayatlarıyla resmen dalga geçiyordur. Evren bir şeyleri anlamaya çalışsa da biricik Deniz'ini Rüzgar'a kaptırmamak için çok çabalar. Deniz'in lise romantiği olan hayatı bir anda patlamalı cinayetli bir romana dönüşür ve yanındaki herkes bunun içine çekilir. "O hep tesadüflere inanır ben ise sadece ona inanırdım." "5:53'te seninle olduğum zamanı seviyorum bebeğim! Hem de ilk günkü gibi." "İstediğim şey sensin Rüzgar. Sen benim istediğim her şeysin." "Gözlerindeki bakış boşaltılmış bir hediye kutusu gibi. Dışı çok güzel, renkli ve canlı ama içinde hiçbir şey yok." "Sen bu karanlıkta kaybolmadan önce seni alıp gözlerime saklayacağım." "Bu dünyanın sınırına ikimizden bir iz bırakalım mı?"
14 parts