Dün gece Maun'u gördüm rüyamda...
Yetimhanenin bahçesinde öylece durmuş bekliyordu. Kahve kıvırcık saçları beline kadar bukle bukle dökülmüş, yaz güneşi yüzünün sol yanına vuruyordu. Gözlerinin rengiyle oynuyordu Güneş. Bazen ela, bazen bal rengi, bazense yeşildi gözleri. Rengi değişse de içindeki saydam, parlak su damlası oradaydı hep. Yarım kalmışlığın işareti vardı yüzünde. Hiç gelmeyecek olan birini bekleyişin hüznü vardı.
Annesini de böyle beklerdi hep, her cumartesi, diğer çocukların aileleri geldiğinde, saatlerce tellere tutunur, beklerdi. Hiç gelmeyecek olan birini yıllarca bekledi. 'Gelmeyecek' demek istedim çok kez, kıyamadım...
'Maun..., ben geleceğim. Öyle bükme boynunu, öyle kimsesiz gibi bakma bana. Kimsez değiliz biz, ben varım, sen varsın. Sana söz veriyorum ki geleceğim.
Dicle seni bırakmaz. Ölüm bizi ayırana dek...'
Gerçek Ailem.
"Kalbi atmaz ama nefeste almaz,
Gözlerini açmaz ama yüreği de susmaz,
Ruhu hiç kanamaz ama ağlamayı da bırakmaz,
Başını çevirip onlara bakar ama gerçek ailesinden haberi olmaz..."
Ben Günce KARA, bir kere bile gülemeyen ama kendi derdine de dert demeyen bir insanım. Kalbim kırıktır ama ruhum derli topludur benim, gözüm yaşlıdır ama yerindedir merhametim.
"Solan çiçekleri yeniden canlandırmak için onu kökünden koparmak gerek. Bende yeniden canlanabilmek için her şeyi baştan yazmaya karar verdim."
Günce KARA.
-.-
Not: Esinlenilme ya da çalınma durumunda yasal işlemler başlatılacaktır. Kitaba saygı duymanızı rica ederim. :)