Okul koridorları damarlarında taze kanın aktığı, bir sonraki atış için heyecanla bekleyen ve üzerinde hiç bir kesiğin olmadığı nasırsız, genç ve tecrübesiz bir kalbin büyüdüğü ilk yerdi.
Ve o, beni büyüten okul koridorlarında adımlarını attığı yerden izi silinmeden takip etmek için hızlıca yürüdüğüm her anda dizlerimin üstünü defalarca kez düşmeme sebep olan kişiydi.
Benim en büyük çelişkim onla başladı, sevgi büyüdü ama nefret de toprağa ekildi.
Sevgim bir su gibi nefrete döküldü ve o tükendiğinde nefretim büyüdü.
O tükendi, toprağıma gömüldü ve nefret yaşadı.
Bir hikaye nefretle bitti ve tozlu sayfaları yaşatılmadı, küle döndü.
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...