zarif ve daima eşsiz yüzükler ile süslediği ellerini kir ve çatlaklar ile dolu avuçlarıma bıraktı, titriyordu. yüreğine sıkışmış korkuyu görmek için uğruna hiç düşünmeden canımı vereceğim gözlerine bakmama hacet yoktu. efsununda kaybolduğum dudaklarını araladığında ölüm fermanımı işiteceğimden bihaberdim. ölmeden ölmenin ne denli zor olduğunu anlatmamıştı bana. onun anlattığından daha fazlasını hiçbir zaman bilmeyen ben zamanla öğrendim onun hiçbir zaman öğrenmeyeceği acıları...