Ellerim oturduğun sandalyede arkadan bir iple bağlıyken karşımdaki adama iğrenircesine baktım. Mezar Timi ile ilgili şeyleri öğrenmek için beni rehin almışlardı. En önemli adamlarını alıp götürmüştü Mezar. Ama onlar hala saklandıklarını ve görevde olduklarını benimse bunları bildiğimi sanıyorlardı. Aslında çokça yanılıyorlardı. Vücudumda ağrımayan, sızlamayan, kanamayan yer kalmamıştı. Asker olmanın ne demek olduğunu hâlâ öğrenememiştim. Ama nasıl hissettirdiğini öğrenmiştim. "Anlatsana artık doktor! Daha ne yapabiliriz anlatmak için ha!" dedi günlerdir ağzımdan çıkacak tek bir kelimeye şükür edecek o adam. Bu pisliklere tek doğru laf etmeyecektim. Kozlar benim elimdeydi. Onların değil. Yine sessizce sırıtmaya devam etmiştim. Bağışıklık olarak dayanıklıydım. Sabırlıyımdır da. Öyle kolay kolay da korkmazdım. Asker çocuğuydum. Bizde herkese edilen ihanet vatana edilmezdi. Dışarıdan gelen seslerle kaşlarım çatılmıştı. Çatışma sesleri devam ederken karşımdaki it küfürler yağdırmaya başlamıştı. Sanırım korktukları başlarına geliyordu. Mezar Timi buraya geliyordu... 'Senin gülüşün bana Ötüken.' □□□ #5 Acil □□□ Kurgu tamamen şahsıma ait olup karakterler ve olaylar döngüsü tamamıyla hayal ürünüdür. Telif hakkı yazara aittir. 08.01.23
4 parts