AŞK YARASI (TAMAMLANDI)
  • مقروء 172,062
  • صوت 6,955
  • أجزاء 41
  • مقروء 172,062
  • صوت 6,955
  • أجزاء 41
إكمال، تم نشرها في فبر ٠٩, ٢٠١٥
Aşk, hayallere tutunurken gerçeklerden düşmekmiş. 

Aşk, insanı kendisinden başkasıyla yakmasıymış. 

Aşk, kederden gülüş beklemekmiş.

Aşk, insanın karşısındakini sekmesinden çok, onun vereceği acıları sevebilme cesaretiymiş... 

Hepsine yeterdi yüreğim. Hepsine vardı cesaretim. El olup gitmeseydin....

Sensizken o kadar boş ki içim. Ne zaman adını ansam yankı yapıyor. Böyle yaşanmaz diyorum. Ama böyle de yaşanıyor. Azala azala, tükene tükene, öle öle. Belki de senin için vakti gelince unutacağın bir şarkıydım. Kim bilir kimlerin adını silmek için beni bu şarkıya yazdın! 

Tüm bunlara rağmen diyorum ki keşke sana tekrar âşık olabileceğim başka bir hayat olsaydı. Ben aşkı arıyordum sende. İhaneti buldum! Keşke bulduğum gibi değil, aradığım gibi kalsaydın. 

Bir yalana kanıp sahte dünyaların yıldızlarına kapılmıştı. Ben de onun aşkına kanmıştım. Yalan değildi, ikimiz de çok acemiydik sadece. Ben ona kendimi vermiştim, o da bana bir serap. Bana bakarken ışıldayan gözleri ruhumu
جميع الحقوق محفوظة
الفهرس
قم بالتسجيل كي تُضيف AŞK YARASI (TAMAMLANDI) إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
#170tamamlandı
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
^^ BERZAH ^^ (DÜŞ SERİSİ 1) بقلم pervane0130
73 جزء undefined أجزاء إكمال
Erkek egemenliğinin hakim olduğu topraklarda , bir yaşam uğruna feda edilen, hayallerine ve umutlarına zalimce balta vurulan gencecik, masum bir kızın hikayesi.. & Ait olduğu topraklardan acımasızca söküldüğünde küçücük bir tomurcuktu. Susuz bırakılmış ve günden güne solmaya yüz tutmuştu narin yaprakları. Gece, üzerini örten bir kefendi. Gün ışığı ise acımasız bir zebani... Acılarının günün birinde ona baharı getireceğini bilmeden hoyratça harcıyordu gözyaşlarını. Her gün ve her gece... Aldığı her soluk nefret kokuyordu. Öfke ve hayal kırıklığı kol geziyordu damarlarında. Bu topraklarda daha niceleri solup gitmişti onun gibi biliyordu. Birileri nefes almaya devam edebilsin diye kaç masum göz göre göre nefessiz bırakılmıştı. İlk değildi. Son da olmayacaktı. Bu toprakların yazgısı böyleydi. Umudu ve inancı günden güne törpüleniyordu. O ele avuca sığmaz haşarı kalbinin, her gün biraz daha karanlığa gömüldüğünü hissediyordu. Öylesine umutsuzdu ki; içine hapsolduğu karanlığı kabullenmeye ve kendini kaderin ellerine bırakmaya hazırdı. İçi, fırtınalı bir sonbahar gibiydi. Solgun, hırçın, dağınık ve soğuk... Mucizelere inanmazdı. Ancak doğmasını istemediği bir günün sabahında mucizesi onu buldu. O gün zifiri karanlığına minicik bir ışık huzmesi ilişti. Öylesine muhtaçtı ki; öyle yalnız ve yaralı... Hiç düşünmeden gördüğü o ufacık, cılız ışığın gölgesine sığındı. O ışığın uğrunda sürüklendi, parçalara bölündü, tükendi. Ama yine de pes etmedi. Yaradan'ın ona armağan ettiği umuda sıkıca tutundu. Yorgun ruhu umut vadeden o küçücük ışığın ruhuna koca bir ilmek attı ve onu kalbinin en derinine ilikledi. O andan sonra umut dolu yanı karamsar yanına el salladı. Ve güneş, tüm sıcaklığı ile soğuk yalnızlığının üzerine doğup, karanlığını ışığa boğdu.