İnsan kendinden çok başkasını sever mi? Aşk, öyle bir şey ki sevdirir. Hayatta bir çizgi vardır çizginin sağ tarafı mutluluk sol tarafı hüzündür. İnsanlar genelde çizgidedirler, duygularını dengeler. Ne hüzün ne mutluluk? Eğer kendinden çok sevdiğin biri varsa o sana dengeni şaşırtır. Çok mutlu olduğun an, bir anda çok mutsuz da olabilirsin. İşte sevgi böyle bir şeydir. Dünyada iki kelimeyle cenneti, küçük bir kırgınlıkla cehennemi yaşatır. Ama ne kadar küs olsan da, kızgın olsan da, onun var olduğunu, senin olduğunu bildiğin sürece en mutlu sensindir. Sadece gururun bu gerçeği o anlarda saklar, ama bu hep böyledir. Onu gördüğün an kendini unutursun. Tek düşündüğün tek hissettiğin onu çok sevdiğin, onsuz yaşayamayacağındır. Elini tuttuğunda dünya yıkılsa sana zarar gelmeyecekmiş gibi hissedersin. Bilirsin ki oda seni, senin sevdiğin kadar seviyordur. İki seven kalp, aşkın verdiği sıcaklık ve sahiplik hissi
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı. Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"