19.yüzyıl'ın İngilteresinde, Avrupa'nın İlk Beyefendisi olarak adlandırılan Galler prensi Naip Kral George'un döneminin yaşandığı sıralarda, İngilizler edebiyata,Görgü kurallarına,modaya ve sanata en çok değer verdikleri dönemi yaşıyordu. Regency era yaşandığı sırada, Soylular sadece diğer soylularla iletişim kurup,alt tabakadan insanları yanlızca birer hizmet aracı olarak görmekteydi. Evlilikler yalnızca diğer soylular arasında gerçekleşir, birer statü göstergesi olarak kullanılırdı. Kadınlar aşık olduklarını belli etmez. Bekar bir erkekle asla yanlız dolaşmazlardı bu eylem görgü ve nezaket kurallarına aykırı ve tersti. Tam da bu sıralarda,
Leach çiftliğinde yaşamakta olan ve eski yöntemlerle şifacılık yapan Kassandra'nın hayatı, at seyisliği yapmakta olan babasının, York dükalığının yeni dük'ü olan Benjamin'in malikanesinde bir iş bulması ile değişir..
Dük anne ve babası Prens George'un trajik kaybı yüzünden içine kapanmıştır ve soyluların tüm ısrarlarını reddererek, stratejik bir evliliğe şiddetle karşı çıkmıştır.
Fakat malikanenin hiç tanıdık olmadığı yeni bir yüz, dük'e diğer İngiltere soylularının hiç hoşuna gitmeyeceği ve onaylamayacağı türden, şeyler yaptırtacaktır.
"Benim için herşey, seninle bağlantılı olduğu ölçüde önemliydi. Güneşin doğuşu, batışı yalnızca senin üzerinde olduğun topraklara yansıdığı kadar anlamlıydı. Sen... Sen ki bütün soyluluğumun yanlızca bir oyalanmadan ibaret olduğunu bana öğreten sen...
Herşeyi çöpe atarmışçasına ardımda bıraktıracak,batmak üzere olan güneşin turuncu ışınlarının güvertesine vurduğu, o gemiye bindirip, tüm hayatımı hiçe saydıracak kadar, Kalbime ve ruhuma damga vurur gibi adını kazıyan sen...
Benim Varlığım, seninkinin yanında yanlızca bir hiçliktir... "
On dokuz yaşında, hayatı yalanlarla süslü, güzel, zeki ve cesur bir genç kız.
Ettiği intikam yemininin esiri, etrafına korku salan, güçlü ve sevgisiz bir adam.
Birbirinden tamamen farklı bu iki insanın yolu bir intikam planı sonucu kesişiyor. Yanlış anlamalar, düşmanlıklar, karşılıklı yalanlar ve her şeyin ortasında birbirine tutunan iki düşman...
Hayatta sevdiğiniz herkes size yalan söylemişse ve düşmanınızdan başka doğruları söyleyen kimse yoksa ne yapardınız? Elizabeth Anna Barnes için de durum böyleydi. Onun artık bir ailesi yoktu ve kaderi, ailesini yok edip onu esir alan adamın ellerindeydi.
Jamie MacDougal, korkusuz İskoç lordu ve düşmanlarının andığı ismiyle Kara MacDougal... Yıllardır tek istediği İngiliz düşmanından intikamını almaktı ve bunun için kader, hiç beklemediği bir anda karşısına fırsat çıkardı. Planlarını uygulamak için Elizabeth'e ihtiyacı vardı ve bu kızla uğraşmak ordulara diz çöktüren adam için hiç kolay olmayacaktı.
1315 yılının Britanya'sında bir İngiliz leydi ile ona düşman bir İskoç savaşçının hikâyesi...