"Bizim sadece bileğimiz değil; çocukluğumuz yandı, ruhumuz yandı, kalbimiz hâlâ yanıyor.
Üstelik tüm yangınlar gibi kalbimizin yangınlarının da izi kalacaktı... Artık kardeşim nefret eder olmuştu izlerden. Zira o kadar çok yangın, o kadar çok iz bırakmıştı ki geride, yangından çok izlerini hisseder olduk. İzleri hissederken bazen o yangınları söndürmek için gelen serin suların huzurunu, bazen de yanarken acıyan canın dehşetini ve gerilimini hissettik... Geçecekti, zaman tüm yangınları söndürebilirdi ama hiçbir zaman izlere müdahale edemezdi..."