Adımlarını iyice hızlandırdı. Takip ediliyordu. Cebinden telefonunu çıkararak saate baktı,19.46. Sevgilisiyle buluşacaktı fakat hala anlayamıyordu. Bu karanlık, ıssız ve hiç tekin olmayan sokaklarda ne işleri vardı? Telefon konuşmalarını düşündü. Böyle tehlikeli bir yerde ne gibi bir süprizi olabilirdi ki? Sonunda sokağı bulduğunda rahat bir nefes aldı. Hızlıca sokağa girdi fakat sokak gittikçe karanlıklaşıyordu. Korkuyla ilerlemeye devam etti, hala peşinde adamlar olduğunu biliyordu. Tam sevgilisini aramaya karar verdiği sırada kalbi korkuyla tekledi. Çıkmaz sokaktaydı. İşte bu sefer kapana kısılmıştı. Hala anlam veremiyordu. Burada ne işi vardı? Adamlardan biri ona yaklaştığında geri çekildi. Adam sinsice güldü.
"Paran fazlasıyla ödendi küçük fahişe, şimdi uslu dur ve anın tadını çıkarmaya bak."
Gözleri korkuyla büyüdü genç kızın. İnanmak, anlamak istemiyordu. Bu olamazdı değil mi? Ama olmuştu. Sevgilisi onu parayla satmıştı. Dizlerinin üstüne çöktü.
"Bunu bana nasıl yaptın?"
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."