Saatler, dakikalar, günler, haftalar, aylar ve yıllar girmişti araya. İki yıldır ne sesini duymuştum ne de adını.
Beni öyle bir karanlığa hapsederek gitmişti ki, kendime gelemiyordum. Konuşmak, duymak, görmek, yaşamak... anlamsız geliyordu.
Bir anda gitmişti, bir anda geldiği gibi.
Gittikten sonra karanlık olan dünyam daha da kararmıştı, halam sevgin hayran olunası diyordu.
Sevgi miydi bilmiyordum, ondan sonra hiç bir kadının gözüne bakamamış, tenine dokunamamıştım. Abisi ile onu iki yıldır arıyorduk, iki yıldır asla bulamıyorduk.
Gittiği psikolojisi o kadar kötüydü ki, kendisine bir şey yapmış olma ihtimali her gün gözümde daha da büyüyor ve bir dağ oluyordu.
Umut o gittikten sonra daha da büyümüştü, konuşuyordu, yürüyordu.
Sena ile Furkanın iki aylık kızları vardı, herkes bir şekilde devam ediyordu ama ben hala o hastane odasındaydım. Gittiği akşamın sabahı onun odasında uyanmıştım. İstanbula ayak basamıyordum.
Heryerde onun geçmişi vardı bende. O gittikten sonra eve nadir gitmeye başlamıştım. Her şey o gittikten sonra başlamamış mıydı zaten?
O gitti, ben kaldım.
O gitti, karanlığım beni içine daha çok çekti.
O gitti, ben kahroldum.
O gitti, kalbim bitti.
O gitti, ben bittim.
O gitti, ben bağımlı oldum.
O gitti, ben ölüyordum, ama o yaşıyor mu?
*KİTAP YENİDEN DÜZENLENİYOR!!*
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi.
İstanbul'un en güçlü mafyalarından Atlas bu kıza takıntılı olacaktı.
Masum bir kadın tehlikeli bir adam ile tanıştı. Adam kadını isterken kadın kendini karanlığın dibine çekti.
Arzu kollarını bir ağ gibi bu iki bedene sarmış şehvetin karanlık yüzü ikisinide içine çekmişti. Adam yanmış kadının bedeninde kül olmuştu.
-Yetişkin içerikli bir kitaptır!!!
-Kitapta bolca +18 vardır.
Atlas Akay & Efsan Demir