"O kadar soğuktu ki bana karşı, var mıyım yok muyum anlamıyorum?" İç çekerek devam etmeden önce sigaramı dudaklarımın arasına alıp uzun bir duman çektim içime.
"Ben..." Devamı gelmiyordu, öyle kötü ihtimal ki dudaklarımdan bile çıkmıyordu. "Bazen düşünüyorum da aceba ben hastamıyım, yani onu kafamda mı kurdum. Onun beni sevişini, göğüsün de uyutuşunu, verdiği sözleri,"
Soluklarım kesildiğinde biten sigaramı kül tablasnda söndürüp, içkimi yudumladım. Sessizce dinliyordu beni. Sadece dinliyordu.
"Hani derler ya babasının sevmediği elin adamı ne diye sevsin?" Bu lafın ağırlığı altında kaldım o an. "Bende onlardanım, yani sanırım."
Gözlerimden kanlı yaş inmeye başladığında, boynumda sıcak bir nefes hissettim. Ne ara iki kişi olmuşlardı. Ben ikinci kişinin gelişini nasıl anlamamıştım, nasıl kapılmıştım?
Sarmaşık gibi ağların tuzağına sarılmış bir hayat!
Hayatını gölgelerde yaşayan; gölgeler ve siber dünyayı lanet olan ve lanetinden kurtulmadan, kurtulmak istemeden sonuna kadar gitmek için her şeyini ortaya koyan bir adam; Ömer Karanlı!
Özgürlüğe hasret bir dünya!
O dünya için hayatını hiçe sayan aktivist genç bir kız; Devrim Kılıçarslan. Adı gibi dünyası için devrim yapmaya çalışan, gençliğinin de güvencesiyle her yere adını kazıyan bir kadın!
--
+18 ve küfür içermektedir!
TÖRE KİTABI DEĞİLDİR!