"Beni rahat bırak. Git buradan!" diye bağırdım. Daha doğrusu bağırmaya çalıştım. Sesim titrediği için korkumu ele vermişti. O ise hala gülerek bana bakıyordu. "Tabii giderim." deyip gülümsemesini genişletti. Arkasını döndüğünde 'ne yani bu muydu?' diye düşünmekten kendimi alamadım. Bir anda topuklarının üstünde döndü ve muzip bir ifadeyle "Ama öncelikle seninle yarım kalan bir hesabımız var öyle değil mi küçük pisi pisi?" dedi. Nefesimi hızla dışarı verdim ve ayağa kalktım. Şimdi konuşma sırası bendeydi. "Birincisi bana kedicik demeyi kes. Bana lakap takamazsın. İkincisi yarım kalan bir hesabımız falan yok. Bir daha yanıma yaklaşma yoksa" tam duraksamıştım ki araya girip "Yoksa ne olur?" dedi. Çok eğleniyor gibi görünüyordu. Benimle daha fazla eğlenmesine izin veremezdim. "Yoksa ne olur biliyor musun?" Elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım. "Yoksa bu yumruğu suratının ortasına yersin." Ah tebrik ederim Meyra. Çok etkileyiciydi gerçekten. Bir anda uzanıp hala havada olan elimi bileğinden tuttu ve arkama doğru kıvırdı. Beni ters çevirip yüzümü duvara dayadı. Şimdi duvar ve onun arasında sıkışıp kalmıştım işte. Sıcak nefesini bir kez daha kulağımın arkasında hissettiğimde korku tüm bedenimi esir aldı. "Peki benim şu an sana neler yapabileceğimi düşünebiliyor musun kedicik? " Bu sefer sesinde alaydan eser yoktu.
6 parts